“HACİZ” KİMDİR? 

(1) 

“Hukuk Sözlüklerin Yetersizliği Üzerine” 

“İsa onlara bu örneği anlattıysa da ne demek istediğini anlamadılar.” 

Yuhanna 10:6 

Avukat Ahmet GÜÇLÜ 

  1. GİRİŞ 

Haciz, İcra ve İflas Hukukuna ilişkin teknik ve hukuki bir terimdir. Hâliyle tanımının da hukuk diliyle yapılması gerekmektedir. Ancak kelimenin yabancı bir dilden alınmış olması bu kelimenin bir kavram olarak anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. 

Bu makalemde “haciz” kelimesini merkeze alarak Türk Hukukunda “dişe dokunur” (In extenso) bir hukuk sözlüğü olmadığını ve sözlüklerin yetersiz olduğunu ve olanların da yanlış tanımlama yaptığını öncelikle bir kelimeyi merkeze alarak ispat etmeye çalışılacaktır.  

Bu makale 3 bölüme ayrılmıştır. Şu an okuduğunuz makalem sözlüklerin yetersizliği üzerinedir. Devamında mukayeseli hukuk ele alınarak ve Osmanlı Dönemi haciz kurumunun uygulanabilirliğini ele alacağım. Son kısımda ise Öz Türkçenin hukuk etkisini literatür ve hukuk camiası nezdinde eleştirilerimle tamamlayacağım.  

Birinci makalemin planı şöyledir: 

  • 1.Haciz kelimesinin sözlüklerdeki karşılığı 
  • 2.Mülkiyet Hakkının 3 unsuru nedir? 
  • 3.Sentez: Haczin gerçek tanımı 
  • 4.Sonuç  
  1. “HACİZ” KELİMESİNİN SÖZLÜKLERDEKİ KARŞILIĞI 

Haciz, İcra Hukuku çalışan avukatların sıklıkla kullandığı teknik bir terimdir. Hukuk fakültesi öğrencisi sırasıyla: Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Eşya Hukuku, Medeni Usul Hukuku derslerini almakta ve son sınıfa geldiğinde İcra ve İflas Hukuku dersini almaktadır. Bu dersin son sınıfta öğretilmesi tesadüf değildir. Zira İcra ve İflas Hukuku sırasıyla adı geçen bu derslerde öğretilenlerden beslenmektedir. 

Haciz, İcra Hukukunun bir parçasıdır. Sıklıkla kullanılan hâliyle “hacze gitmek, hacze çıkmak, haciz koymak, hacze düşmek, hacizli olmak” gibi kelime gruplarıyla kullanılmaktadır. Görüldüğü gibi kelime gruplarıyla kullanıldığında cümle içerisinde tümleç ve nesne olabilmektedir. Bu kelimenin yapısal olarak incelemesi yerine sadece sözlüklerdeki anlamına bakmak gerekecektir. 

  • Türk Dil Kurumu Sözlüğü- Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesi tarafından el konulması 
  • Kubbealtı Sözlüğü- (زجح) i. (Ar. ḥacz) Bir alacağa karşılık borçlunun bu alacağı karşılayacak miktardaki mal, para veya aylığına icra dairesince el konulması. 
  • Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü- Borçlunun, borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda, alacaklının talebiyle, borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması3 
  • Hukuk Sözlüğü Ejder Yılmaz- Borçlunun borcunu kendi arzusuyla ödememesi durumunda, alacaklının istemiyle, borçlunun borca yetecek mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması 
  • Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü – Ar. Hacz (ayırma, bölme, tutup alma)den haciz… Türkçede, genellikle, borca karşılık borçludan alınan nesneye denir. 

Yukarıda yapılan sözlük tanımları incelendiğinde aşağıdaki sonuçların ortak olduğu görülecektir.  

Sözlüklerdeki Tanımı Kanundaki Karşılığı Kanun maddesi 
1. Alacaklı vardır. 
İcra ve İflas Kanunu madde 43.  m./1. F / 1. .c 
. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir. 
2. Alacaklının talebiyle haciz yapılır. İcra ve İflas Kanunu madde 78 
… alacaklı haciz konmasını isteyebilir.  
3. Borçlu vardır. 
İcra ve İflas Kanunu 65.m/5.f 
…Daha önce borçlunun mallarına haciz konulmuşsa… 
4. Borçlu aleyhine işlemleri icra dairesi / devlet yapar. İcra ve İflas Kanunu madde 1 
Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur. 
5. Borçlunun mal ve haklarına yapılır. İcra ve İflas Kanunu 89 
…borçlunun hak ve alacaklarının …merkezine tebliğ edilir. 
6. Borçlunun mal varlığı ve haklarına EL KONUR. Kanunda yoktur. 
Kanunda yoktur. 

Tablo 1: ‘Haciz’ kelimesinin sözlüklerdeki tanımı ve kanun maddelerinde var olan karşılıkları Ctrl+F marifetiyle aratılarak gösterilmiştir.6 

Yukarıdaki sözlüklerin hemen hemen aynı sonuçlara vardığını görülebilir. Ancak bu sözlüklerdeki bu tanımlar uygulamanın bu kelimeyi sürüklediği yerdir. Kelimenin anlamı bu değildir. Kelimenin anlamını bilmemek kavramı bizden öncekilerin ezberlerine götürecektir. Kelimenin anlamını anlayabilmek için bu kelimenin etimolojik anlamına bakmak da gerekmektedir. 

  • Nişanyan Sözlük- ~ zcaḥ rA حجز [#ḥcz faˁl msd.] engel, bariyer, ayıraç, birinin bir hakkı  azacaḥ rA< amlo legne anısamnallukحجز engelled , ayırdı. 

·  zcaḥ neleg nednükök zcḥ açparA -eçkrüT ijolomitEحجز “engel, bariyer, ayıraç, birinin bir hakkı kullanmasına engel olma” sözcüğünden alıntıdır. Arapça  azacaḥ açparA küczösحج ز “engelledi, ayırdı” fiilinin mastar hâlidir. 

  • İslam Ansiklopedisi- Sözlükte “menetmek, iki şeyin arasını ayırmak” anlamına gelen haciz (hacz) kelimesi, hukukta cebrî icranın en önde gelen tedbir ve müeyyidelerinden biri olup para borcunu ödemeyen kimsenin borcuna tekabül edecek kıymetteki bir malına, onu borcu ödemeye zorlama veya malı cebrî icra yoluyla satıp borcun ödenmesini sağlama amacıyla alacaklı lehine hukuken el konulmasını ifade eder. 

Yukarıda etimolojik sözlükler ve İslam Ansiklopedisindeki etimolojik tanımlardan çıkan sonuçlar şöyledir: 

  1. Engel,  
  2. Ayırmak, 
  3. Menetmek, mâni olmak şeklinde tanımlanmaktadır. 

Belirtmek gerekir ki İslam Dinin Kutsal Kitabında ‘Haciz’ kelimesi kullanılmıştır. Bu kitap Arapça yazılmış olduğundan kelimenin kullanım alanını görmek için ekleme gereği duydum: 

6 Tablonun bu halinde basitçe ve bayağı bir şekilde yönetmelik ve kanunda Microsoft Windows yardımıyla mevzuat.gov.tr güncel halinde basitçe Ctrl ve F harflerine aynı anda basarak “el ko” ibarelerini aradım. Yönetmelik 104. Maddede savcıların teftiş sırasında el koymalarını düzenleyen hüküm olduğu halde başkaca bir el koyma kelimesine rastlamadım. Bu durumda basitçe denilebilir ki kanunda el koyma yoktur. 

· “Peki yeryüzünü yerleşmeye elverişli kılan, vadilerinden nehirler akıtan, yerde sarsılmaz dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan kim? Allah’tan başka bir tanrı mı? Doğrusu onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.” (En- Neml 27:61) · “Hiçbiriniz buna mâni olamazdınız.” (El-Hâkka 69:47) 

Yukarıdaki kullanımlardan çıkan sonuçlar şöyledir: 

  1. Engel olmak, 
  2. Mâni olmak anlamında kullanılmıştır. 

Kelimenin sözlük anlamı ve etimolojik anlamı engel olmak, perde anlamına demektir. Kelimenin hukuki bir terim olarak aldığı anlam ise el koymak ile açıklanmaktadır. Doğal olarak el koymak ve engel olmak aynı anlama gelebilir denebilir. TDK sözlüğe göre el koymak, zorla almak anlamına gelir. Engel olmak ise önlemek, geciktirmek anlamına gelir. Tanımların farklı olduğu açıktır. 

El koymak denildiği zaman hukuken anlaşılması gereken haciz koyulan şey ve/veya hakkın İİK m. 106 vd. maddelerinde düzenlenen satış kurumudur. 

Engel olmak denildiği zaman hukuken anlaşılması gereken satış işlemlerinden önce haczedilen şey ve/veya hakkın o şey ve/veya hakkın sahibi tarafından mülkiyet yetkilerinin kısıtlanması, tasarruf işlemlerinin engellenmesidir. 

Açıkça anlaşılacağı üzere haciz tanımı yapılırken sehven satış kurumunun tanımı yapılmaktadır. Satış başka haciz başka kurumlardır. İcra Hukuku anlamında satış yapılabilmesi için haciz yapılması gerekmektedir. Ancak haciz yapılması için satış yapılması gerekmemektedir. Bu durumda haciz kurumunun satış kurumunu kapsadığı sonucuna varılabilir. Ancak satış ve haciz kurumları birbirlerinden etkilenen ancak birbirlerini kapsamayan ayrı kurumlardır.  

Ayrıca haciz kurumunun kendi içinde muhafaza tedbirleri olarak adlandırılan bir malın veya hakkın mülkiyet sahibi veya rehin sahibinden ya da en azından mülkiyet ve rehin hakkını iddia eden 3. Kişiden alınıp belirli bir süre için emin sıfatıyla zilyet olarak Adalet Bakanlığınca belirlenen depolara tevdi edilmesi usulü vardır. Buna uygulamada “mal kaldırmak” denilmektedir. Uygulamadaki bu kurumun da haczin bir neticesi ya da ona bağlı olduğu düşünülebilir. Ancak “mal kaldırmak” ve “haciz “kavramları birbirleriyle alakasızdır. Haciz yapılan mal ve haklar emin sıfatıyla zilyet olarak bir başka 3. Kişiyle devredilebilir ve devredilmeyebilir. Bu durum genel geçer bir tanım yapılırken mal kaldırmanın genel geçer olarak kabul edilmesi anlamına gelmez. 

 Haciz tanımını tam ve doğru yapmadan evvel yukarıda izah ettiğimiz mülkiyet hakkının hak sahibine tanıdığı yetkileri incelemek gerekir. Gerekir ki “engel” ne demektir anlayalım. 

  1. MÜLKİYET HAKKININ HAK SAHİBİNE TANIDIĞI YETKİLER 

Mülkiyet hakkı, eşya üzerinde tam yetki sağlayan bir ayni haktır. Uzun uzun mülkiyet hakkından bahsetmek bu makalenin kapsamında değildir, tanımı yapabileceğimiz kadarıyla Mülkiyet Hakkı, sahibine 3 yetki vermektedir: 

  1. Kullanma Yetkisi (usus): Malikin istediği gibi eşyayı kullanma durumudur. Mülkiyet Hakkının en temel özelliğidir. Latince use kelimesiyle hukuk literatüründe yer alır. 
  2. Yararlanma yetkisi (fructus): Malikin eşyanın meyvelerinden (semere) faydalanması anlamına gelir. Latince fructus meyve demektir. (Frutta, fruit) 
  3. Tasarrufta bulunma yetkisi (abusus): Malikin eşya üzerindeki hukuki tasarruf halidir. Bu yok etme, devretme, birleştirme gibi fiziki unsurları ve satma, kiraya verme gibi hukuki unsurları da içerir. 

Haciz kurumunun en temel konusu eşya ve/veya ayni hak ve rehin hakkıdır. ‘Haciz’ kelimesinin etimolojik anlamının da genel olarak “engel” olduğu ifade edilmişti. O hâlde haciz yukarıda izah ettiğim 3 yetkiyle doğrudan alakalıdır. Şimdi tanımı yapabilmek için bu 3 unsurun İcra Yasası ile ilişkilendirelim. 

  1. Kullanma Yetkisinin Engellenmesi: Haciz kurumu malikin eşyayı kullanma yetkisini genel olarak engellemez. Bunun sebebi haciz kurumunun muhafaza tedbirleri ile karıştırılmadır. Haciz yapılan bir eşya muhafaza tedbirlerine başvurulup 3. bir şahsa emin sıfatıyla bırakılmadıkça ve satış işlemi yapılmadıkça malikin kullanımındadır. Mülkiyet hakkı devredilmemiştir. Ancak belirtmek gerekir ki muhafaza tedbirleri bir haciz türü olmadığı gibi adı üzerinde bir tedbirdir. Muhafaza edilmiş bir eşya hacizlidir. Bu durumda bir engel vardır. 
  2. Yararlanma yetkisinin Engellenmesi: Haciz kurumu malikin yararlanma yetkisini engelleyebilir. İcra ve İflas Kanunu madde 84. madde Yetişmemiş mahsullerin haczini düzenlemektedir.  Belirtmek gerekir ki ilgili kanun maddesi haciz yapıldığında bu malların 3. Kişilere devrini engelleyici bir yasak da koymuştur.  
  3. Tasarrufta Bulunma Yetkisinin Engellenmesi: Burada yukarıda izah edilen engel kelimesinin anlamını iyice kavramak gerekecektir. Engel, izah edildiği gibi, mâni olmak demektir. Malikin tasarruf yetkisi engellenebilir, ancak ortadan kalkamaz. Zira haciz kurumu satış demek değildir. İcra ve İflas Yasasının belirttiği usulle satılan bir mal hukuken el konulmuş bir mal değildir. Bu mal veya hak 3. Kişilere satılmadıkça halen hali hazırdaki malikin elindedir. Bu konuda en önemli örnek İcra ve İflas Yasası 111/A maddesidir. Bu madde borçluya kendi malını satmak için yetki veren bir düzenlemedir. Kanun maddesinin sözel yorumuyla dahi borçlunun tasarruf yetkisinin 

olduğu açıktır ancak bu tasarruf yetkisi kanunu verdiği usulde 1 yıllık süreyle kısıtlanmıştır.  

Yukarıda anlatılanlar ışığında görülmektedir ki İcra Hukuku “el koyma” kurumu yerine bir engelleme ve kısıtlama prosedürü ve usulü getirmiş ve bunun İcra ve İflas Yasası 106 ve 110. Madde gereği 1 yıllık süre ile sınırlandırmıştır. 

  1. SENTEZ: HACİZ KELİMESİNİN GERÇEK TANIMI 

Bu makalede ‘Haciz’ kelimesini irdelemeye çalışıldı. Yukarıda anlatılanlar nedeniyle ‘Haciz’ kelimesinin hukuki tanımı yapılırken genelde satış kurumunun tanımı yapılmaktadır. 

Bunun resmi sözlüklerde hatta Adalet Bakanlığı sözlüğünde bile yanlış tanımlandığı açıktır. 

‘Haciz’ kelimesi yabancı bir dilden gelmiştir. Hâliyle yabancı dilden bir kelimenin yabancı dilde kullanımı bir hayli önemlidir. Böylesi Öz Türkçe olmayan bir kelimenin anlaşılması için bu durum önemlidir. Şimdi tanımı yapabilmek için bazı çıkarımları yazalım: 

  1. Haciz etimolojik olarak, engel ve mâni olmak demektir. 
  2. Haciz İcra ve İflas Yasasında düzenlenmiştir. 
  3. Haczin konusu borçluya ait eşya (mal) ve/veya haklardır. 
  4. Haciz, satış müessesinden farklıdır. 
  5. Haciz, muhafaza tedbirlerinden farklıdır. 
  6. Haciz mülkiyet hakkının verdiği yetkileri kısıtlar. 
  7. Haciz mülkiyet hakkının verdiği yetkileri satış istenmezse 1 yıllık süreyle kısıtlar. 
  8. Haciz şekli hukuka ilişkin, maddi hukuka ilişkin değildir. 
  9. Haciz işlemlerini İcra Dairesi yapar. 
  1. Haciz geçici hukuki bir korumadır. 

Yukarıda bahsi geçen çıkarımlarla haczin tanımı ise şöyledir: 

“Borçlunun ekonomik değeri olan eşya ve haklarına ilişkin bunlardan doğan ayni ve rehin hakkının belirli verdiği yetkileri İcra Müdürlükleri tarafından İcra ve İflas Yasası hükümlerince kısıtlayan hukuki prosedürdür.” 

5.SONUÇ 

Ben dil bilimci değilim. Ancak sözlüklerde göz göre göre bir hata vardır. Hata insana özgüdür, sözlüklere özgü değildir. (Errare Humanum Est) Bunu açıklamaya çalıştım. Buradan anlaşanlara göre sözlükler yetersiz ve özensizdir. Bu konuda yazılmış bir tane dahi akademik makale yahut Prof. Dr. Ersan Şen yazısı yoktur. Dolayısıyla bu makalemi akademik literatüre ve Prof. Ejder Yılmaz ve Prof. Dr. Kemal GÖZLER’e hediye ediyorum. Zira etimoloji alanında yahut dil bilimi alanında yetkinliği olmadığı halde eski kelimeleri Öz Türkçe anlamlarıyla bir araya getirme gayreti, özlemi, karşılaştırması yapma yahut “Öğrenciler için“ 140 Türk lirasına doktora alanı olmamasına rağmen sözlük yazma gayreti hayret vericidir. Bu sözlükte daha birçok hatalı tanım olması ise üzüntü vericidir. İnsan sözlüğe de güvenemezse kime nasıl güvenebilir? Bu konuda eleştirilere açığım ancak ilk taşı günahsız birisinin atmasını yeğlerim. 

Bu durumda hukukçuların da hataları azımsanmaz. Hukukçular sosyal medya uygulamalarında Av. Ergun Kazanır’a gülmeye ve cübbeleriyle duruşma salonlarında fotoğraf atmaya devam etsin ben sözlük hazırlama işine talip olacak cesareti kendimde göremiyorum. 

Birçokları bunun gibi yabancı dillerden iktibas edilen kelimelere karşı Öz Türkçe olanlarını önermektedir. Tam aksine olanlar ise bu kelimeleri sıklıkla kullanmaktadır. Bunun siyasi tercihlerle alakası olduğu açıktır. Her iki tarafın da en önemli özelliği sözlüğe bakmamalarıdır. Sözlüğe bakmak zor olsa gerek. ‘Haciz’ kelimesi gibi içi boşaltılan yahut boşaltılmış olan ancak hangi anlama geldiğini bilmeden kullandığımız kelimeler de vardır: Devlet, Hukuk, Kanun, Cumhuriyet, Aşk, Vefa, İcra … Bu liste uzar gider. Listenin sonunda sözlüğe bakmanın verdiği yalnızlık vardır. 

Hukuk Fakültesi öğrencileri için ise bu durum felakettir. Zira bırakın sözlüğe bakmayı bu kelimelerin doğru tanımlarını hayal dahi edememektedirler. Bu durumda hukuk fakültelerinin sayısının artması bir mesele değildir. Mesele koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denmesidir. Peki Abdurrahman Çelebi’nin olmadığı yerde koyuna ne denir? Siz bu soru üzerinde düşüne durun, ben sizin durduğunuz yerden tedirgin oldum, başka yere gidiyorum. 

        Avukat Ahmet GÜÇLÜ 

Bir şeyin çok değerlisi ele geçmezse az değerlisi önem kazanır anlamına gelen veciz bir Türk deyimidir. ( Aksoy, Ömer Asım (1995). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü. İstanbul: İnkılâp Kitabevi. ) 

Son cümle İsmet Özel’in 04.08.2003 tarihli Milli Gazete’deki “Bir zamanlar bir İsmet Özel vardı” yazısının son cümlesidir.